Ülkemizde borç sistemleri için sıklıkla kullanılan rehin durumu, borçlu kişinin borcuna karşı gösterdiği ve borcunu ödemediği taktirde alacaklının paraya çevirebileceği taşınmazlar için kullanılabilmektedir. Bu durum hem rehin ipotek borçlusu hem de alacaklı kişi ve kurumlar için yasal bir hak olarak gösterilmektedir.
Alacaklı kişi, borcun ilişkisine bağlı olarak teminatını daha güvenceli hale getirebilmek için kişilerin rehin ipotek borçlusu olmasını talep edebilmektedir. Bu noktada rehin ipotek borçlusu tarafından iki farklı teminat imzalanması söz konusu olabilmektedir. Bunlardan en çok tercih edileni, şahsi ve ayni teminat olarak adlandırılmaktadır. Bu teminat sırasında alacaklı kişi, borcun ödenmemesi halinde borçlu kişinin yanı sıra sorumlu tutabileceği farklı bir kişiyi daha teminata katmaktadır. Borç ödenmediğinde alacaklı kişi, üçüncü kişiden de teminatın gerçekleştirilmesini talep edebilmektedir.
Hangi Alacaklar Rehin İpoteği Olarak Sayılmaktadır?
Banka veya farklı kurumlardan rehin karşılığında borç alan kişilerin farklı alacak türleri üzerinden borçlu olabilmeleri sağlanmaktadır. Bu noktada alacaklar listesi, Kanun Metninin 875. Maddesine göre düzenlenmiş. Bunlar; anapara, takip giderleri ve gecikme faizi, iflasın açıldığı veya rehin ürününün para çevrilmesinin talep edildiği tarihe kadar işleyen faiz ile son vadede işlenen faizdir.
Rehin ipotek borçlusu, karşı tarafla uygulayacağı rehin durumunu Türk Lirası üzerinden kurmalıdır. Fakat Medeni Kanun üzerinde yapılan son değişikliklerle döviz üzerinden alınan borçların taşınmaz rehini sırasında yabancı paralarla ödenebilmesi de sağlanmıştır.